Kelebek Chat, Kelebek Sohbet Odalari KelebekChat.Gen.Tr

Onur Ünlü: Film yapacağım diye kanser oldum ben

Onur Ünlü: Film yapacağım diye kanser oldum ben

2006 yılında ilk filmi ‘Polis’le dikkatleri üzerine çeken Onur Ünlü’nün; ‘Güneşin Oğlu’, ‘Çocuk’ ve ‘Beş Şehir’in ardından beşinci filmi ‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi’ yarın vizyona giriyor. TRT’de yayınlanan ‘Leyla ile Mecnun’ dizisinin de yönetmeni olan Ünlü; filminin sevileceğini düşünüyor ancak onun için önemli olan anlaşılması… Şu sıralar kanser tedavisi gören yönetmenle; son projesini, Türkiye’de film çekmenin zorluklarını ve hastalığını konuştuk.

KOMİKLİKTEN KORKULUR

Sektörde ‘Onur Ünlü sineması’ oluşmaya başladı. Nasıl değerlendiriyorsunuz bunu?

Aslında çok iddialı laflar bunlar ve de benim dışımda gelişen bir şey! ‘Onur Ünlü sineması’ diye bir şey varsa, onu değerlendirecek olan ben değilim. Ben ‘bir şey sineması’na ulaşmaya çalışmıyorum. Ama bu filmle beraber yavaş yavaş böyle bir fikir oluşmaya başladı.
‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi’ni hem yazdınız, hem yapımcılığını üstlendiniz ve hem de yönettiniz. Bu size daha fazla sorumluluk mu yükledi? Ben meseleye film yapmak diye bakıyorum; film yazmak ya da çekmek diye değil! Dolayısıyla hepsi, film yapmanın parçaları… Üçü birden elbette zor ama bunlar film yapmanın doğal süreçleri…

Celal Tan’ın çıkış noktası neydi?

Kardeşime sürpriz bir doğum günü hazırlanmıştı. Biz geyik gibi 15 kişi salonda bekliyorduk. Dış kapıdan içeri girdi. Salon kapısı aralıktı. O bizi görmüyor ama biz onu görüyorduk. Tahmin edersiniz; çok gergin bir andır o. Bir adım daha ileri gitse ve daha farklı bir şey yapsa nasıl olur diye düşündüm. Çıkış noktam buydu… Filmin belkemiğini oluşturan şey budur! Öte yandan annem kanserdi; ölüyordu, ölme fikriyle de bu düşüncemi birleştirdim.

Filminizi nasıl tanımlıyorsunuz peki?

Bence komik bir film oldu. Komiklikten korkulur. İnsanlar komik filmin; hafif film olduğunu düşünürler, oysa öyle değildir! Temposu daha ağır olan, asık suratlı adamların olduğu, daha az şey söyleyen filmlerin; daha ciddi ve önemli filmler olduğu zannedilir ama öyle değildir! Sinema ekabirleri gülmekten korkarlar. Film çok güzeldir, patlayana kadar gülerler ve sonra beğenmediklerini söylerler. Güldükleri için de hafif film olduğunu sanırlar. Komikliğin; basit, ucuz ve hatta avam olduğu iddia edilir ama öyle değildir. Güldürmek çok zordur.

ÖLÜMLE EĞLENİYORUM

Sizin yapmak istediğiniz şey de bu aslında, öyle değil mi?

Filmlerinizde komik yerler de var, ölüm gibi ciddi meseleler de… Ben karakterleri genellikle ölüm meselesiyle karşı karşıya getirip geri çekiliyorum ve onlarla eğleniyorum. Herhangi bir karakterin ölüm karşısındaki çaresizliği beni eğlendiriyor. Daha önce şaire, polise hatta kediye yaptığımı bu sefer anayasa profesörüne yaptım.

ÇOK CESET GÖRDÜM

Neden ölüme bu kadar çok taktınız?

Öleceğiz çünkü. Kendimi bildim bileli bu meselaye takmış durumdayım. Sadece ölmek de değil aslında, bir insanın acziyeti, suç gibi üç-beş tane etrafında dolaştığım mevzu var. Genelde bütün sanatçılar; iki üç meseleye takıp hayatı boyunca bununla uğraşırlar. Ölüm benim ilgilendiğim mevzulardan biri…

Ölüm sizi korkutmuyor mu?

Ölümün soğuk bir şey olduğunu düşünmüyorum. İzmit depremini yaşadım, çok cesetle haşır neşir oldum. Sadece hareket edemiyorlar; farkları bu! Kimse ölüme hazırlıklı olamaz. O an geldiğinde, hepimiz altımıza kaçıracağız. Ben ölüme bakışın, hayata bakışı tanımladığını düşünüyorum. Ölümle ilgili fikri olmayanın, hayatla ilgili fikri olamaz. Ölümden korkmadığım için, hayattan da korkmam.

Sabah

İNGİLİZCE KONUŞMAK İÇİN KURSA GİTMEK ŞART DEĞİL. NASIL MI? TIKLAYIN!

Exit mobile version