Fransız oyun muharriri Moliere, yalnızca seyirciyi güldürmekten ibaret sayan bir sanatı, o, güldürürken öğreten, öğretirken düşündüren, en tatlı saatler geçirtirken en yüksek ibret dersleri veren bir okul haline getirdi.
Yazarın Hastalık Hastası oyunu iseonu tepeye taşıyan ve ismiyle özdeşleşmesini sağlayan yapıtıdır. Pek çok müellifi derinden etkileyen bu oyunda kitabın isminden da anlaşılacağı üzere hasta olma kaygısıyla daima cebelenen ana karakteri merkezine taşıyor.
Değerini kaybetmeyen oyun
Dünyada ve Türkiye’de pek çok sefer sahnelenen ve adeta bir klasik eser haline gelen Hastalık Hastası, ününden ve bedelinden bir şey kaybetmediğini günümüzde daha uygun anlıyoruz.
Türk Edebiyatı’nda, bilhassa Tanzimat Periyodu müelliflerinde Moliere’in tesirini görmek mümkündür. Ahmet Vefik Paşa’nın “Dekbazlık”, Yönetici Ali Bey’in “Ayyar Hamza” oyunları Moliere’in yapıtlarından derin izler taşır.
Hastalık Hastası
Argan hastalık hastasıdır. Konutta bir tabip bulunursa hem istediğim vakit tedavi olurum,hem de cebimden beş kuruş çıkmaz kanısıyla, kızını bir hekimle evlendirmeye karar verir.
Hakikat ve aşk…
Kızı ise bir diğerine âşıktır. Argan’ın yalnızca parasını seven karısı ise onu hemaldatmakta, hem de elinde avucunda ne varsa almaya çalışmaktadır.
Evin, her şeyden haberdar olan son derece zeki ve iş bilir hizmetçisinin gönlü bu duruma razıolmaz. Hakikatin ve aşkın kazanması için elinden geleni yapar.
Yazar hakkında
Molière Jean-Baptiste Poquelin Clermont Koleji’nde Latin ve Yunan lisanı ve edebiyatı dersleri aldı. Hukuk tahsili gördü, 1641’de kabul edildiği barodan ayrıldı. Vaktini ve dehasını tiyatroya adadı. Ölene dek, yani otuz yıl boyunca tiyatro yapıtları yazdı, yönetti ve temsillerde rol aldı.
Yazdığı son komedya
Klasik Fransız komedyasının kurucusu olarak kabul edilmesini sağlayan bir gelenek yaratmayı başardı. Birinci olarak 1673 yılında Palais-Royal’de sahnelenen bu oyun Molière’in yazdığı son komedyadır.
Daha evvel Orta Çağ tiyatrosu ve commedia dell’arte tarafından da işlenen tıp eğitimi, hekimlik üzere temaları ele alır, bu iki kurumu zalimce eleştirir.
Oyunun birinci temsillerinde hastalık hastası Argan’ı da kendisi oynamıştır. Bu temsillerden birinin sonuna hakikat sahnede kötüleşmiş, kısa bir müddet sonra da hayatını kaybetmiştir.