Usta oyuncu Sinan Albayrak, oyunculuk serüvenini anlattı

---

Sevilen oyuncu Sinan Albayrak kendisi hakkında ve oyunculuğun ona ne söz ettiği istikametinde açıklamalarda bulundu. AA’da yer alan habere nazaran; Albayrak “Benim merakım insan tanıma merakı” dedi.

Albayrak; “İnsan tanıma merakı ise benim derdim, bunu en uygun tiyatroda, sinemada yaşarsın dedim. Tiyatro alanını biraz daha genişlettim dünyamda. Artık Yalçın karakteriyle tahminen orada, o birinci çalıştığım yerde gördüğüm bir adamdan esinlenerek bir form çıkardım karşınıza. O insan görüntülerini karşınıza getirmek derdidir, bir oyuncu olarak yaptığım şey” dedi.

Albayrak, oyunculukta karakterlerini oluştururken faydalandığı bar güvenliği, yakın muhafaza, ve modellik üzere, hayata ve insanlara merakla baktığı tehlikeli eski işlerini, Ankara Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarının akabinde İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarındaki rotasına yanlışsız kıvrılan tiyatro seyahatini anlattı.

Oyunculuk merakı

Oyunculuk hakkında konuşan Albayrak; “Aslında zati oyunculuk merakım yüzünden bar güvenliği ve yakın korumalığa geçmiş oldum. Küçük yaştan beri sporu yakinen takip eder oldum. Sonrasında çok rastlantısal bir formda bir modellik ajansının önünden geçerken ‘Mankenlik, seyirci demek. Bir podyumda insanların ortasında dolaşacağım.’ diyerek kendimi denemek istedim. Onun öncesinde tiyatro imtihanlarına girip çıkmışlığım var. Bir türlü kazanamıyorum. Üniversitede lisan tarih fakültesine girdim olmadı. Açım, seyirci karşısına çıkmaya. Daha doğrusu kendimi tartmaya çok meraklıyım. Girdim ajansa. Gökhan vardı, şirketi sahibi. Oturduk, ‘3 ay eğitim alacaksın. Aylık şu kadar para vereceksin.’ dedi. Klasik o para tuzaklarından aslında. Sonra bir hadise gerçekleşti orada. İçeriye silahlı birisi geldi yere.”

“Dizide çalışmak istiyorum”

Sinan Albayrak; “Bir gün bir yolla TRT’ye gittim. Bir odaya girmiş oldum. İrtibatlarını unuttum. ‘Ben TRT’de bir dizide çalışmak istiyorum.’ dedim. Görüştüğüm kişi, ‘Ne yapacaksın? dedi. ‘Ne iş olsa yaparım.’ dedim. ‘Boomculuk yapar mısın?’ dedi. Dedim ‘Yaparım.’ ‘Tamam.’ dedi. Anlaştık herhalde, Şaşıfelek Çıkmazı’nda boom’cu olacağım ben. Konuta geldim. Ağabeyim de TRT’de. Ağabeyimin muhabbetiyle o görüşmeye gitmiş olabilirim olağan ki. Kameramandı. ‘Ya ağabey ben boomcu olacakmışım, boom ne?’ dedim. Güldü, ‘Ses çubuğu, mikrofon tutacaksın.’ dedi. ‘Tamam ne olacak, bir mikrofon fiyatım.’ dedim. Meğer ne kadar güç bir şeymiş o. Yani herkes oturur dinlenir lakin boomcu her vakit ayaktadır. O uzun çubuk daima elinde.”

---